20 Ağustos 2015 Perşembe

Beklenti

Hayatımız hep beklentiler üzerine kurulu, birinden, bir şeyden, kendimizden ve hayattan hep bir şeyler bekliyoruz. Özellikle insanlardan beklentilerimiz çok yüksek, bazen küçücük bir selam, bazense ebedi bir aşk bekliyoruz ya da müsamaha bekliyoruz. Peki beklentilerimiz yerine gelmedikçe ne yapıyoruz. Önümüzde iki seçenek var ya büyük bir hayal kırıklığı ile beklentimizin karşılanacağı günün gelmesini beklemeye devam ediyoruz. Ya da hiç hayal kırıklığını olaya dahile etmeden umutla yine bekliyoruz yine bekliyoruz. Yılmadan. Usanmadan. Geçmişte bizim için hiçbir şey yapmamış kişilerin, gelecekte bir şey yapma ihtimali var mı? Yok denecek kadar az. Hatta hiç yok. En olacak zamanda, en olması gereken zamanda, en ihtiyaç duyduğunuzda kendi tercihlerini yaşamayı seçen insanlardan yıllar yıllar boyunca medet ummak saflığını göstermek Einstein'ın değimiyle "delilikten" öteye geçmeyen duygusal ve zihinsel bir bozukluktan başka bir şey değildir. Ve ne yazık ki ruhumuzun önüne ördüğümüz duvarlardan kurtulamayıp alt belleğimizin bizi yönetmesine izin verdiğimiz müddetçe, bu beklenti denilen çılgınlık bizi yer bitirir, önümüze, özümüze, şu anımıza bakmamıza engel olur. İyisi mi, biz kalkıp hayatımıza devam edelim ve bunu yapabilmek adına ilk evvela ruhumuzun önüne diktiğimiz duvarları büyük bir keyifle yıkalım ve onlardan mümkün olan en kısa sürede kurtulalım.Ahlayarak vahlanarak sorunların çözümlendiği ya da duvarların yıkıldığı görülmemiştir. Tek yapılması gereken bir karar vermek. Tek ihtiyacınız olan biraz cesaret.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder